| Diyarbakır’ın Çınar ilçesinde Gülistan Gümüş’ün saklandığı sandıkta öldürülmesiyle ilgili davada Ömer Taş ile kardeşi Mehmet Şah Taş’a töre saikiyle cinayet işlemekten müebbet hapis cezası verildi. Mahkeme diğer 6 sanığa ise cinayete yardım etmekten, 18'er yıl 4'er ay hapis cezası verdi.
Diyarbakır’ın Çınar ilçesinin Sırımkesen köyünde 8 kişinin, Gülistan Gümüş’ü annesinin evinde saklandığı çeyiz sandığında öldürdüğü gerekçesiyle yargılanmasına Diyarbakır 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde devam edildi. Duruşmaya tutuklu yargılanan sanıklardan Gülistan Gümüş’ün eşi Ömer Taş, kayınbiraderi Mehmet Şah Taş, Hamdullah Taş ve Bahattin Gümüş katıldı.
Tutuksuz yargılanan sanıkların katılmadığı duruşmada, sanıkları Avukat Zafer Yaşlı savunurken, karar duruşmasına toplam 8 kadın avukat yer aldı. Gülistan Gümüş’ün kayınbiraderi Mehmet Şah Taş, son savunmasında, 'Olayı ben yaptım, kimsenin alakası yoktur. Pişmanım, adaletinize sığınıyorum. Allah’a havale ediyorum' dedi. Gümüş’ün eşi Ömer Taş ise 'Ben mağdurum, ayağım sakat' diyerek beraatini istedi. Diğer sanıklar da suçlamaları reddederek beraatlerine karar verilmesini istedi.
AVUKAT YAŞLI: GÜLİSTAN KOCASINI TAHRİK ETTİ
Daha önceki duruşmalarda Gülistan Gümüş için 'suçsuz değildi' şeklinde ifadeler kullanan Avukat Zafer Yaşlı son savunmasında Gülistan’ın evliliklerinin yükümlülüğünü yerine getirmediğini ifade etti. Yaşlı, 'Bu öldürme olayı olmazsa Türk Medeni Kanunu’na göre maktulün yaptıkları boşanma nedeni kabul edilecek şeylerdir. Bu nedenle olayda tahrik vardır, eylemi ilk etapta yapan maktulün kocasıdır. Kocasının yapmadığını kocasının kardeşi yapmıştır' dedi. Yaşlı, cinayetin aile meclisi tarafından alınan karar sonrasında gerçekleştirildiği yönündeki iddialara ise şöyle yanıt verdi:
'Bu kadının öldürülmesi kararını aile meclisi verdi ise bunun için belki bin tane adam içerisinden evli barklı olan insanlar seçilmezdi. Çünkü bu ailede bir sürü bekar insan vardı, onlar seçilirdi.'
Yaşlı, Mehmet Taş ve Ömer Taş dışındaki sanıkların olaya karışmadıklarını savundu ve diğer sanıkların da beraatine karar verilmesini istedi.
Mahkeme heyeti Gülistan’ın eşi Ömer Taş ile Mehmet Şah Taş’ı ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırdı. Sanıkların mahkemedeki iyi hali nedeniyle de cezalarını müebbet hapis cezasına çevirdi.
Mahkeme heyeti diğer sanırlardan Hamdullah Taş ve Bahattin Gümüş’ü ise “töre saikiyle adam öldürmeye yardım etmek”ten ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırdı. Mahkeme sanıkların cezalarını, duruşmadaki iyi halleri nedeniyle TCK 62/1 maddesi uyarınca 18'er yıl 4'er ay hapis cezasına çevirdi.
Mahkeme ayrıca Abdurrahim Gümüş, Memduh Gümüş, İdris Gümüş ve İzzettin Taş'ın da töre saikiyle adam öldürmeye yardım etmekten ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırdı. Mahkeme bu sanıklarında iyi halini gözönünde bulundurarak cezalarını 15'er yıla indirdi.
Sanıklar, konut dokunulmazlığını ihlal, ruhsatsız silah taşımaktan da ceza verdi ve tutuksuz yargılanan sanıklar hakkında da yakalama kararı çıkardı.
TÖRE İLKEL BİR NAMUS KORUMA ANLAYIŞIDIR
Mahkeme heyetinin üyelerinden Oktay Kuban, Gülistan Gümüş'ün kardeşi Memduh Gümüş, amcası İdris Gümüş ile Abdurrahim Gümüş ve İzzettin Taş'ın olayda yardım faili olarak kabul edilemeyeceğini belirtti. Bu sanıkların eylemle doğrudan bağlantılı olduğunu kaydeden Kuban, karara muhalif kaldı. Hakim Kuban karşı oy yazısında şunlara dikkat çekti:
'Kadının ailesi veya aşiretini istemediği birisiyle evlenmesi, eşinden boşanma isteği, berdel veya beşik kertmesine karşı gelmesi, erkeklerle konuşup flört etmesi töreye karşı geliş veya ahlak dışı bir davranış olarak kabul edilmekte ve töre cinayetlerinin meşru sebepleri olarak görülmektedir.
Berdel usulü, kendisinden yaşça büyük ve istemediği birisi ile gayri resmi olarak evlendirilen maktulün gayri resmi kocasından ayrılma ve ayrı bir şehirde yaşama isteğinin, kadın erkek eşitsizliğinin olduğu, namus cinayetlerinde kadının kurban olduğu veya kadının berdel olarak verilip kullanıldığı, mutlak erkek egemenliğinin olduğu, güçlü feodal ve aşiret yapısının olduğu maktul ve sanıkların yaşadığı yörede, töreye uygun olmayan yanlış bir davranış olarak görüldüğü ve bu kabulün töre olarak kabul edildiği, bu tür davranışların töre zannedilen ve ilkel bir namus koruma anlayışı gereği kendilerince cezalandırıldığına, yaşadıkları yörenin sosyal yapısı ve aşiret kültürünü bunu zorunlu kıldığına, meşru gördüğüne ve desteklediğine inanmaktadırlar.'
| | |
|